Docsity
Docsity

Prepare for your exams
Prepare for your exams

Study with the several resources on Docsity


Earn points to download
Earn points to download

Earn points by helping other students or get them with a premium plan


Guidelines and tips
Guidelines and tips

Selcuk University - Neba Wais Alqorni -Turkish Language (Week 1,2,3,4), Assignments of Economics

Selcuk University - Neba Wais Alqorni -Turkish Language (Week 1,2,3,4)

Typology: Assignments

2019/2020

Uploaded on 01/24/2023

NEBAWAISALQORNI
NEBAWAISALQORNI 🇹🇷

135 documents

1 / 38

Toggle sidebar

This page cannot be seen from the preview

Don't miss anything!

bg1
II. HAFTA
DİL-DÜŞÜNCE, DİL-KÜLTÜR VE
DİL-MİLLET BAĞLANTISI
pf3
pf4
pf5
pf8
pf9
pfa
pfd
pfe
pff
pf12
pf13
pf14
pf15
pf16
pf17
pf18
pf19
pf1a
pf1b
pf1c
pf1d
pf1e
pf1f
pf20
pf21
pf22
pf23
pf24
pf25
pf26

Partial preview of the text

Download Selcuk University - Neba Wais Alqorni -Turkish Language (Week 1,2,3,4) and more Assignments Economics in PDF only on Docsity!

II. HAFTA

DİL-DÜŞÜNCE, DİL-KÜLTÜR VE

DİL-MİLLET BAĞLANTISI

Amaçlar Bu bölümde; Genel olarak dil ile düşünce, kültür ve millet kavramlarının arasındaki ilişkiye değinilecektir. Dil ve kültür mefhumları hakkında kısaca bilgi verilip özellikleri açıklanacaktır. Ayrıca dilin türleri tanımlanacaktır. Kültürün unsurları üzerinde durulup, kültür değişmesi yorumlanacaktır. Kültür kavramıyla dil ve edebiyat arasındaki bağa dikkat çekilecektir. Millet için «DİL» mefhumu vazgeçilmezdir. «Dil, vatan toprağına köklenmiş hazinedir!»

DİL VE DÜŞÜNCE

Dil ve Düşünce kavramları arasındaki ilişkiyi açıklamak için kısaca “Dil” kavramına ve dilin özelliklerine yeniden bakmak gerekir. Dil, en genel anlamıyla insanlar arasındaki iletişimi sağlayan bir araçtır; insanoğlunun duygu ve düşüncelerini anlatmak için sesler, eylemler ve işaretlerden oluşan bir sistemdir; canlıdır; değişir; gelişir ve insan kavramıyla yaşar. Bir dil, tarihî gelişimine ,mesleklere ya da yaşam şekline göre alt türlerine ayrılabilir. Dilin özelliklerini maddeler halinde sıraladıktan sonra bu bunlara kısaca değinelim:

  • Dil, ,insanın doğasında vardır (doğal),
  • İletişim aracıdır (duygu ve düşünceleri aktarım),
  • Milletin ortak malıdır (millî ve kültürel),
  • Kuralları olan bir sistemdir (dışarıdan müdahale edilemez),
  • Zaman içerisinde değişiklik gösterebilir (canlı).
  1. LEHÇE: Bir dilin sosyal, siyasî, tarihsel veya bölgesel sebeplerden dolayı ses, kelime, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kollarına denir.
  2. AĞIZ: Halkın dilinde «şive» olarak bilinen kelime lehçenin bir alt kol. Genellikle yazı dilleri vardır. Bir lehçenin küçük yerleşim bölgelerine göre sadece konuşma dilinde ses, şekil ve söz dizimi açısından görülen farklılıklarıdır. Konya ya da Maraş ağzı gibi.
  3. KONUŞMA DİLİ: Bir dilin konuşma ve yazı dili olmak üzere iki yönü vardır. İnsanların günlük hayatlarında kullandıkları konuşma dilleri kural içermez ve sınırlamalar yoktur. Aynı dilde konuşma dilinde sınırlar olmadığı için farklı konuşma dilleri olabilir. Örneğin Rize ya da Erzurum ağzı gibi.

Konuşma dilinde farklılıklar mevcuttur. Kimi zaman bir şehrin köylerinde bile konuşmada değişiklik görülmesi mümkündür.

  1. YAZI DİLİ: Standart dile dayanan yazı dili ağızlardan da kaynaklanır. Konuşma dilinin kuralları yok iken yazı dilinin mevcuttur. Konuşma dilindeki kuralsızlıklar kabul görmedikçe yazı diline giremez. Galat sözler, bu duruma örnek verilebilir. Yazı dili, kültür, edebiyat dolayısıyla medeniyet dili şeklinde kabul edildiği için «edebî dil» olarak da bilinir.
  2. ÖZEL DİL: Dilin bireysel yönüne denir. Özel dil, kişinin doğduğu çevreye, aldığı eğitimine, yaşına ya da mesleğine göre değişiklik arz eder. Meselâ bir mühendis ile bir şairin dili ya da köylünün dili ile şehirlinin dili aynı değildir. Eğitim, köyde yetişen bireylerin dilinin şehirli ile aynı seviyede olmasını amaçlar. Bir çocuk ile gencin dili de aynı değildir.

Kişilerin konuştuğu dili sâdece o kesimden insanlar anlar. Örneğin okula yeni gelmiş arkadaşlarına bir üst sınıflar «çöm» şeklinde adlandırmada bulunurlar. Üniversitede çok çalışan kişiye «inek» denilmesi gibi söz sanatlarından ve aktarımlardan yararlanılır.

  1. SOSYAL MEDYA DİLİ: Teknolojinin hayatımıza girdiğinden beri, özellikle de internetin kullanılması, Facebook, twitter gibi sosyal medya ağlarında, az kavram ve de kısaltmalarla çok şeyin anlatılmaya çalışıldığı, dilbilgisi kurallarına uymayan yapay bir dile denir. Günümüzde kitap okumak yerine adı geçen sosyal medya alanlarında gezmeyi tercih edinen gençlerimiz, yapay dili, hayatlarına da taşımaktadırlar. Dolayısıyla konuşma diline, yapay sosyal medya dilinin etkisi tartışılmazdır. Sosyal medya dili, «ileti, içerik, güncelleme, tweet atma, dürtme, tıklama» gibi bir dil oluşturmuştur.

Mesaj yazarken dil yerine emojilerin kullanılması ya da kısaltmaların yer alması dikkat çekicidir. Bu durum, sosyal medya dilinin göstergelerden ibaret olduğunu ifade etmektedir. Dil, bir başka anlamda insanoğlunun düşüncelerini anlatmak için kullandığı sembollerin toplamıdır. Dil üzerine çalışan bilim adamları, dilin düşüncelerin aynası olduğunu ifade etmişlerdir. Dolayısıyla düşünceler, dil sayesinde aktarılmaktadır. Diğer bir bakış açısıyla insanın kendisini ifade edebilmesi için “dil” adı verilen araca ihtiyacı vardır. Dili kullanabilme gücü yani sözcüklerle kendini anlatma dilin gelişmişliğiyle orantılıdır. «Sözcükler, fikirlerin askısıdır!» denilmektedir. Beynin düşünme alanının genişliği dilde kullanılan sözcük sayısıyla ilişkilidir. Türk dili, bu

İnsanoğlu konuşan bir varlıktan öte düşünerek de hareket eden bir canlıdır. “Boğaz dokuz (kırk) boğumdur” atasözü bu düşüncemizi kuvvetlendirmektedir. Bizi diğer varlıklardan ayıran en önemli unsur düşünerek konuşmamız ve hareket etmemizdir. Soyut düşünce dil vasıtasıyla somutlaşır. Bunlardan birincisi ”Dilsiz düşünce olmaz; dil aslında bir iç konuşmadır” görüşüdür. Diğeri ise “Dilsiz düşünme mümkündür” fikridir.

Dil ve düşünme yetisi birbirinden ayrılmayan ikilidir. Her ikisinin de gelişmesi birbirine bağlıdır. Düşünce, dili zenginleştirir. Dil zenginleştikçe hayattaki yerimiz değişir. Bu bağlamda kültür, düşünce mahsulü olduğuna göre dilleri gelişen toplumların kültürleri de büyür. Humbolt “Düşünceler, dili yarattığı gibi diller de düşünceleri yaratır” demiştir. Dil, düşünceyi yaratan ve tamamlayan bir kavramdır. Dilini oluşturan, yükselten bir toplum ancak bir düşünme eylemi içinde olur.

DİL ve KÜLTÜR Kültür, bir milletin maddî ve manevî değerlerinin toplamıdır; Milleti oluşturan fertlerin duyuş düşünüş ve davranış birliği içinde olmasıdır. Bir millete ait maddî ve manevî değerler “dil” adı verilen iletişim aracıyla aktarılır. Bu cümleden bir millete ait dil verileri gerçek bir hazine olup düşüncelerin toplamıdır. Dil ve Kültür kavramları arasındaki bağı açıklamak için “Kültür” mefhumunun tanımlarını gözden geçirmek şarttır:

  1. Tarihi, toplumsal gelişme sürecinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada sonraki nesillere iletmede kullanılan insanın doğal ve toplumsal çerçevesine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars
  1. Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü,
  2. Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi,
  3. Bireyin kazandığı bilgi,
  4. Biy. Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme,
  5. Tarım.

Kültürün unsurlarını kısaca ele alalım:

  1. DİN: Din bir toplumun yaşama biçimidir ve kültüre kaynaklık yapar. Bireyler dinlerini dilleri sayesinde öğrenip kuşaktan kuşağa aktarırlar. Eliot, «Avrupa kültürünün, Hristiyanlık ortadan kalktıktan sonra yaşayacağına inanmıyorum!» demiştir.
  2. DİL:Bir kişi doğduğu andan itibaren önce anasının dilini yani bulunduğu toplumun dilini öğrenmeye başlar. Toplumların hayata bakışları birbirinden farklılık gösterir. Dil, kendini ifade etmenin yanı sıra kültürün de aktarma aracıdır.
  1. TARİHÎ MİRAS: Sahip olduğumuz kültür ve kültürel değerler, atalarımızdan dil aracılığıyla yansıtılmıştır. Kültürel mirasa sahip çıkarak medeniyete hakim olunabilir.

  2. SAVAŞLAR: Savaşlar, bir milletin küllerinden yeniden doğmasına sebep olacağı gibi bir medeniyete de son verebilir. İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılan nükleer bombalar Japon halkını güçlendirmişti. Ön Asya’ya Haçlılar tarafından yapılan akınlar Reform’un bitip Rönesans’ın başlamasına sebep olmuştu.

  3. GÖÇLER: Türklerin Türk ili topraklarından Ön Asya’ya, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi kültür ve medeniyet açısından yeni bir devrin başlamasına neden olmuştur.